Friday, February 2, 2007

İlk yardım Acil müdahale

ACİL MÜDAHALE

Acil olaylar anında müdahale edilmesi gereken önceden bilinemeyen olay ve durumlardır. Yaralanma veya tıbbi acil vakalarda hastanın sağlığı ve/veya hayatı muhtemelen sizin anında reaksiyon göstermenize, çabuk karar vermenize, ve olay mahalline acil tıbbi personel gelene kadar yapacağınız uygun ilk yardıma bağlı olacaktır.

Acil bir durum belirlediğinizde, anında hareket etmeye, tercihen tüm planı aklınızda yapmış olarak uygulamaya, hazırlıklı olmalısınız. Bu plan otomatik olarak oluşacak bir plan olmalıdır. Bu plan acil olay mahallinin kontrollünü oluşturmaya yarayacak temel tedbirleri içirmelidir. Kendinizi duygusal olarak hazırlamalısınız. Kendi kendinizi kontrol etmeniz acil olay mahallindeki stres düzeyini azaltmaya yardımcı olacaktır. Tecrübeler acil müdahale için 3 adımlı bir model geliştirmeyi ortaya çıkarmıştır.

1. Belirle
2. Uyar
3. Katıl

Şimdi bu tedbirlere daha yakından bakalım.

Değerlendirme(Belirle)

Ne zaman bir acil durum belirleseniz hemen : 1. Emniyet açısından olay mahallini araştırmalısınız.Hasta (lara) ulaşmak emniyetlimi. Eğer olay yeri emniyetli değilse, yardım için AAS ACİL AMBULANS SERVİSİ (112) (Acil Tıbbi Yardım)'a çağrı yapın. Çevrenizdekilerdenyardım isteyin ve onları mevcut olan tehlikelere karşı uyanık olmalarını sağlayın.

2. Eğer yaklaşabiliyorsanız, hasta(lar)ın yaşamını tehditeden durumları belirleyin. Hastaların: nefes alışlarını, kan dolaşımlarını (nabız), hemoraging (şiddetli kanama)durumlarını belirleyin.

Uyarı

Gerekiyorsa ACİL AMBULANS SERVİSİ (112)'den acil yardım isteyin.

Katıl

Tepeden tırnağa bir kontrol yapın ve tam tıbbi yardım ACİL AMBULANS SERVİSİ (112)gelip devir alana kadar gerekli bakımı sağlayın.

HASTANIN DEĞERLENDİRMESİ NASIL YAPILIR ?

Hastanın belirlemesini yapmak için:

Cevap vermesini kontrol et

İktidarsızlıkta sorumlu hareketsizlik

ABD’de yapılan araştırmada, cinsel iktidarsızlığın baş sorumlusunun fiziksel hareketsizlik olduğu, bunun yanı sıra yaş ve kalp-damar rahatsızlıkları ile diyabetin riski arttırdığı tespit edildi.

WASHINGTON - Maryland eyaletinin başkenti Baltimore’daki Johns Hopkins Tıp Fakültesi’nden hekimlerin araştırmasına katılan erkeklerin, hiçbir yoğun bir fiziksel faaliyette bulunmadıkları belirlendi.

American Journal of Medicine dergisinin bugünkü sayısında yayımlanan araştırmaya göre, ayrıca iktidarsız deneklerin yaklaşık yarısının diyabet hastası oldukları ve yüzde 90’ının en azından bir kalp-damar rahatsızlığı belirtisi gösterdikleri tespit edildi. Diyabetin yanı sıra yüksek tansiyon, yüksek kolesterol ve sigaranın da iktidarsızlık faktörlerinden birisi olduğuna dikkat çekildi.

2 bin 126 erkeğin sağlık verilerinin değerlendirildiği araştırmanın başında bulunan Dr Elizabeth Selvin, hekimlerin orta ve ileri yaştaki, özellikle diyabet ve yüksek tansiyonu bulunan iktidarsızlık hastalarının sorunları karşısında çok dikkatli olmaları gerektiğini belirtti.

Dr Selvin, cinsel iktidarsızlık sorununu çözmenin erkekler için çok güçlü bir motivasyon olabileceğini ve hekimler tarafından hastalarının, diyabet ve kalp-damar rahatsızları risklerini de azaltacak şekilde daha sağlıklı bir beslenme ve yaşam sürmeye teşvik edilmeleri gerektiğini söyledi.

ABD’de 18 milyondan fazla erkek değişik derecelerde iktidarsızlık sorunuyla karşı karşıya. Ülkede 20 yaşındaki iktidarsızların oranı ise yüzde 18...

Üzüm suyu kalbe yararlı


Fransız bilim adamları, üzüm suyunun kırmızı şarap kadar kalp hastalıklarında koruyucu etkiye sahip olabileceğini açıkladı.

LONDRA - Cardiovascular Research (Kardiyovasküler Araştırmalar) dergisinde yayımlanan çalışmaya öncülük eden Doktor Valeriea Schini-Kerth, üzüm suyunun kalp hastalıklarına karşı kırmızı şarapla aynı etkiyi gösterebildiğini, bu bulgunun önemli olduğunu belirtti.

Çalışma çerçevesinde, Strasbourg Louis Pasteur Üniversitesi araştırmacılarının, iri taneli siyah üzümün (concord) suyunu deneye tabi tuttukları ifade edildi.

Kırmızı şarabın ve bazı üzüm çeşitleri suyunun kardiyovasküler hastalıklarla ilgili bir proteinin üretimini durdurabilen yüksek düzeyde polifenol içerdiği kaydedildi.

Schini-Kerth, her üzüm suyunun aynı etkiye sahip olmadığını hatırlatarak, polifenol içerenlerin koruyucu olabileceğini vurguladı.

Stres fıtık yapıyor

Stresin başta boyun olmak üzere çeşitli bölgelerde fıtığa neden olduğu vurgulandı.


TRABZON - Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Tıp Fakültesi Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mustafa Güler, stresin birçok hastalığın tetikleyicisi olduğunu söyledi.

Stres sonucu sırt ve bel kaslarında oluşan kasılma sonucu omurların arasında bulunan diskin gerildiğini ifade eden Prof. Dr. Mustafa Güler, “Stres başta boyun olmak üzere çeşitli bölgelerde fıtığa neden oluyor. Strese bağlı fıtıklar kadınlarda daha fazla görülüyor. Bunun en büyük nedeni ise aile içi sorunlar. Yaşanan sorunları kadınlar genellikle içlerine atıyor ve dışarı vuramıyorlar” dedi.

Güler, bu tür hastaların sıkıntılarının azalmaması durumunda uygulanacak tedavide, ilacın dahi fayda etmeyeceğine dikkati çekti.

“EN AZ 15 DAKİKA DİNLENİLMELİ”
Prof. Dr. Mustafa Güler, gerginlik ve stresin kalp, mide, bağırsak sistemi ve hormonal bozukluklara neden olduğunu vurgulayarak, “Fıtıkta iklimsel özellikler de etkilidir. Özellikle Karadeniz’in rutubetli olması, stres oluşumunda büyük rol oynar. Stresten kurtulmanın en önemli yolu, insanın her gün kendine en az 15 ile 60 dakika arasında dinlenme zamanı ayırmasıdır. Biraz dinlenmek, en azından o günün stresinden bir nebze olsun uzaklaşmaya yardımcı olur” diye konuştu.

AĞRININ DAHA FAZLA HİSSEDİLMESİNE NEDEN OLUYOR
Güler, stres ve gerginliğin kişinin daha fazla ve şiddetli ağrı hissetmesine neden olduğunu söyledi. Stres ve gerginliğin hiçbir şey yokken ağrı duyulmasına neden olabileceğini belirten Güler, şöyle devam etti:
“Stres, normal ağrının 3-5 kat daha fazla hissedilmesine neden oluyor. Stres, insanı ağrıya karşı hassaslaştırır. Hastalıkların yarısı gerginlikten kaynaklanıyor. İnsanlar hastalıklarının geleceğini nasıl etkileyeceğini ve ailesinin durumunu düşündükçe daha fazla etkileniyorlar.”

Saturday, December 2, 2006

Doktorca

Doktorcaya hoşgeldiniz.